Kültür Darbesi
11 Mart 2013 Pazartesi
Y Tu Mama Tambien : Ananı da...
evet bu sefer biraz farklı bir eleştiri yapacağım bu film ile ilgili. çünkü hak ediyor.
ispanyol sinemasının altın dönemleri milenyum döneminin hemen başlarıdır. bir çok nadide film çıkarmıştır. amores perros , city of god gibi. y tu mama tambien'de o dönemlerden bir film.
bu filmi üç kelime ile anlatırsak , abartılmış cinsellik , güzel diyaloglar , realizm.
konulu porno demeye içim el vermiyor çünkü güzel bir iş çıkartılmış.
yönetmen alfonso cuaron. tarzını bulamamış bir yönetmen. ama çekim tekniklerine diyecek yok.
abartılmış cinsellik haricinde gayet güzel ve çarpıcı bir film. tavsiye ederim.
iyi günler...
28 Şubat 2013 Perşembe
Brenna Maccirmmon : Kanadalı bir türkücü.
Brenna MacCrimmon Kanadalı bir folk müzik sanatçısıdır. Toronto, Ontario doğumludur. 1980’lerin sonundan beri Balkan Müziği çalışmakta, öğretmekte ve söylemektedir. Çok iyi Türkçe konuşan ve şarkı söyleyen MacCrimmon, uluslararası anlamda bir Türk halk müziği şarkıcısı olarak kabul edilmektedir.
Türk Müziği’ne olan ilgisi gençliğinde Burlington, Ontario’daki bir kütüphaneyi ziyaret etmesi ile başladı. Bu deneyimi kendisi «Türkçe albümlere rastladım ve aniden duygusal bir bağ oluştu» şeklinde tanımlıyor. 1880’lerin başlarında Toronto Üniversitesi’nde etnik müzikoloji dersleri alırken yerel Türk müzisyenlerle tanıştı ve bağlama öğrenmeye başladı. Daha sonra bir Türk müzik grubunda çalmaya ve şarkı söylemeye başladı.
Rumeli Müziği olarak bilinen Türk-Balkan ezgilerine ilgi duydu. Türk müziği teorisi üzerine çalışmalar yaptı ve unutulmaya yüz tutan halk müziği arşivlerini araştırdı. Türkiye ve Yunanistan’a pek çok ziyarette bulundu. Yunanistan başta olmak üzere, Trakya-Balkan bölgesini, köy köy, şehir şehir gezmiş, müziği kadar kültürünü, insanını da benimsemiştir.
90’lı yılların başında Kanada’da Balkan müzikleri üzerine tez hazırlarken İstanbul’a gelmiş ve kalmaya karar vermiştir. Türkiye’de bulunduğu beş yıl içerisinde Türk kültürü ve halk müziği ile yoğun bir şekilde iç içe yaşayan sanatçı pek çok özel gösteri ve festivalde sahne aldı.
Türk Müziği’ne olan ilgisi gençliğinde Burlington, Ontario’daki bir kütüphaneyi ziyaret etmesi ile başladı. Bu deneyimi kendisi «Türkçe albümlere rastladım ve aniden duygusal bir bağ oluştu» şeklinde tanımlıyor. 1880’lerin başlarında Toronto Üniversitesi’nde etnik müzikoloji dersleri alırken yerel Türk müzisyenlerle tanıştı ve bağlama öğrenmeye başladı. Daha sonra bir Türk müzik grubunda çalmaya ve şarkı söylemeye başladı.
Rumeli Müziği olarak bilinen Türk-Balkan ezgilerine ilgi duydu. Türk müziği teorisi üzerine çalışmalar yaptı ve unutulmaya yüz tutan halk müziği arşivlerini araştırdı. Türkiye ve Yunanistan’a pek çok ziyarette bulundu. Yunanistan başta olmak üzere, Trakya-Balkan bölgesini, köy köy, şehir şehir gezmiş, müziği kadar kültürünü, insanını da benimsemiştir.
90’lı yılların başında Kanada’da Balkan müzikleri üzerine tez hazırlarken İstanbul’a gelmiş ve kalmaya karar vermiştir. Türkiye’de bulunduğu beş yıl içerisinde Türk kültürü ve halk müziği ile yoğun bir şekilde iç içe yaşayan sanatçı pek çok özel gösteri ve festivalde sahne aldı.
kişisel not : fazla söze gerek yok. dinlediğimde yüreğime dokunuyor. türk kültürünü , türk müziğini bizden daha iyi icra eden bir yetenek. last fm'den alıntı yaptım. baba zula ile takılır kendisi. mükemmel kadının karşılığı.
27 Şubat 2013 Çarşamba
Siya Siyabend : Bir Sokak Efsanesi.
kendilerini canlı olarak dinleyemesem de , bende güzel duygular uyandırmış bir sokak grubu siya siyabend. taksim istiklal de bir zamanlar müzik yaparlarmış. santur , gitar , perküsyonlarla.
kapitalizm'in kölesi olmayı seçmemişler. yapımcılardan gelen albüm tekliflerini reddetmişler. sokağı yaşayıp , yaşatmışlar. evde yapılan demoları , cd'lere doldurup satmışlar. tabii ki bir zamanlar.
şimdilerde ise eskilerden bizon murat kalmış. eski grup dağılmış. yeni kişiler gelmiş.
peki ben bu grupla nasıl tanıştım? tabii ki youtube lan. ne olacak?
fatih akın'ın crossing the bridge belgeselinde ki objektife yansımıştı siya siyabend. aynı belgeselde dinlediğim bir şarkı vardı. kanadalı bir türkücü. brenna maccrimmon'u dinliyordum. o arada gözüme siya siyabend'i kestirdim. ve izlemeye başladım.
sene 2009 falandı herhalde. hala da izliyorum. ela gözlüm ve hayyam adlı şarkıları ve doğaçlama olduğunu düşündüğüm , santurla yaptıkları müzik. hala kulaklarımda.
işte o video!
Cast Away
evet. geçen gece izlemediğim ne kaldı diye sorduğumda kendime , kendimi cast away'i izlerken buldum. yanında biram da vardı tabii.
robert zemeckis'in yönetmenliğinde , tom hanks'in katkılarıyla yapılmış dram filmi.
robert zemeckis ile başlamak istiyorum. orijinal bir kadraj tekniği karşımızdaydı filmde. belki filmin yapısındandır ama cuk oturmuş diyebilirim. back to the future serisi ve contact'tan sonra yapmış olduğu en iyi iş olmuş cast away. kurgu akışkandı. senaryo sonlarda biraz tıkansa da tatmin etti.
tom hanks ise bildiğiniz tom. oynadığı her filmde olduğu gibi hakkını vererek oynamış.
film'e gelince , filmimiz ıssız adada geçiyor ve filmin yarısı sessiz diyebilirim. dram izleyicisini sevindirecek bir film. bazılarına film sıkıcı gelebilir , ama görsel olarak bunu aşacağını tahmin ediyorum. spoiler falan vermeden uzaklaşayım artık.
iyi seyirler. ben sevdim filmi.
Etiketler:
back to the future,
cast away,
contact,
film,
forrest gump,
hollywood,
imdb,
internet movie database,
kültür,
robert zemeckis,
sinema,
şoku,
tom hanks,
türkçe,
türkiye,
yeni hayat
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)